Rokka no Yuusha

Yönetmen: Takeo Takahashi
Stüdyo: Passione
Tür: Fantastik, Aksiyon, Macera
Yapım Yılı: 2015
Bölüm Sayısı: 12
Anime Puanı: 10/8.5


Ishio Yamagata’nın romanlarından önce mangaya ardından animeye uyarlanan Rokka nu Yuusha, Türkçeye uyarlanan adıyla Altı Çiçeğin Kahramanları’nda olaylar fantastik bir diyarda geçiyor. Efsanelere göre iblis tanrı insanlığı tehdit ettiğinde kader tanrıçası gücünü altı kahramana bahşedecek ve bu altı kahraman da iblis tanrısını geldiği yere geri yollayacaktır. İblis tanrısı yer uyanışında karşısında altı kahraman bulmuş ve alt edilmiştir. Yine iblis tanrısına karşı mücadele zamanı geldiğinde birbirinden farklı kahramanlar seçilerek buluşma noktasına varırlar. Fakat bir terslik baş gösterir ve iblisleri hapsetmeleri gereken çemberde (bu çember iblis diyarının girişine yakın bir yerdedir, böylece oradan gelen iblisler yayılamayacaktır) kendileri hapsolurlar. Lakin bu dertlerinin en küçüğüdür çünkü dediğim gibi her zaman altı kahraman boy göstermiştir ve bu sayı hiç değişmemiştir. Bu sefer ise ekip yedi kişidir ve efsaneye göre bu imkânsızdır. Tek mantıklı açıklaması aralarında bir hainin olduğudur.  


Rokka nu Yuusha’yı izlemeye ilk başladığınızda karşınızda klasikleşmiş konusuyla fantastik içerikli bir anime buluyorsunuz. Kılıçlı veya büyülü güçleriyle kahramanlar, kötü iblisler, krallar, azizeler vs. Fakat anime dördüncü bölümden sonra kabuk değişimine giriyor ve benim de sevdiğim bir tema olan “katil kim” temasına bürünüyor. İlk paragrafta bahsettiğim gibi Altı Çiçeğin Kahramanları bu sefer yedi kişidir ve aralarından biri farklıdır. Dolayısıyla aralarında giderek artan şüphelenmeler, huzursuzluklar ve iftiralar atılmaya başlanır. Kahramanlar şüpheleri kendi üzerlerinden kaldırmaya, masumiyetlerini kanıtlamanın peşine düşerler. Ve dediğim gibi de ben bu tarz içerikleri sevdiğimden (hainin kim olduğunun verdiği merak, kendi teorilerimi oluşturmak) gayet zevkle izledim. Dilerseniz altı kahramanı ve aralarındaki artı biri size kısaca tanıtayım:

Adlet Myer: Adlet serinin başkarakteri ve dediğine göre dünyanın en güçlü insanıymış. İblis tanrısını yenmek için kendince nedenleri olduğunu söyler. Dövüş stili kılıç odaklı olsa da yeri geldiğinde aldatmacalara başvurarak rakibinin dengesini bozar.

Nashetanya: Uzun adıyla Prenses Nachetanya Loei Piena Augustra bir bıçak azizidir. Küçük bıçaklardan büyük kılıçlara kadar çeşitli büyüklükte bıçaklar yaratarak rakibinin üzerine yollayabilmektedir.

Goldov Auora: Genç bir şövalye olan Goldov Nachetanya’ya sadık bir savaşçıdır. Uzun boyuyla ve mızrak benzeri dev silahı ile gayet ciddi bir kişiliğe sahiptir.

Flamie Speeddraw: Barut azizi olan Flamie, gizemli bir kişiliğe sahiptir. Fazla konuşmayan Flamie’nin geçmişi diğerlerinden farklıdır ve uzun tüfeği ile geniş bir menzile sahiptir.

Hans Humpty: Tuhaf ama aynı zamanda oldukça zeki olan Hans bir suikastçıdır. Kendisi oldukça atletiktir ve kendi deyimiyle adeta kedi gibidir. Hançerleri ise ölümcüldür.

Chamo Rosso: Açıkçası benim en gıcık olduğum karakter olan küçük Chamo, bataklık azizidir ve denilenlere göre fazla güçlüdür. Dövüş stili de diğerlerinden çok farklıdır.

Maura Chester: Liderlik vasıfları ön plana çıkan Maura bir dağ azizidir ve diğer azizlerin de başı konumundadır. Kılıçlardan ziyade azizlik güçlerini kullanır. 


Animenin arka plan çizimleri ve aksiyon içerikli sahneleri başarılı. Kullanılan farklı dövüş teknikleri, yeri geldiğinde içerdiği şiddet yerli yerinde. Fakat karakter çizimlerinde maalesef bir sıkıntı çarptı gözüme. Yakın çizimlerde ve yavaş sahnelerde sıkıntı yok ama özellikle hızlı dövüş anlarında ve karakterlerin uzak görünümündeki yüz hatlarının kötü olduğunu fark ettim. Yüzler detaysızlaşıyor ve yüzler biraz çarpıklaşıyor. Hızlı sahnelerde çoğu anlık olduğu için pek dikkat çekmiyor ama bir karakter arkalarda bir yerde sabit durdu mu kötü bir görüntü oluşuyor. Passione stüdyosunun başka bir animesini izlemedim, onlarda durum nasıl bilmiyorum ama böyle bir şeyin de bence olmaması lazımdı. Müzikler ve seslendirmeler ise gayet başarılı. Animenin içerdiği ruh haline göre değişen açılış ve kapanış görüntüleri ile çalan parçalar gayet iyi. Özellikle ikinci açılış parçası çok başarılı. Seslendirmelerde keza karakterlere çok yakışmış. Özellikle Flamie’nin karakteri ve sesinin uyumu harika.

Rokka no Yuusha’yı içeriği bakımından severek izledim. Yukarıda bahsettiğim teknik aksaklıkları olsa da genel olarak iyi bir anime diye düşünüyorum. Ve animelerin birçoğu gibi yarım bitenler kervanına katılmış. Yedincinin kimliğini son bölümde öğreniyoruz elbette ama sebeplerini ve iblis tanrısına karşı verilecek mücadele için beklememiz gerekecek. Ayrıca son bölümde küçük de bir sürpriz karşımıza çıkıyor. Uzun lafın kısası, Rokka no Yuusha benim açımdan başarılı bir animeydi ve ben bu yazıyı yazdığımda henüz ikinci sezonu için bir gelişme olmasa da bekleyenleri arasında olacağım.

Share:

0 Yorumlar:

Yorum Gönder

Bunlara Göz Atmalısın

Stats

Bu Blogda Ara

Arşiv

Hakkında

Teknoloji manyağı

Latest Posts

Featured

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Mutlaka Okumanız Gerekenler

AD BANNER

Etiketler

Blog Arşivi