ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ...

    Bugün Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Belkıs köyünde, bundan yaklaşık 2000 yıl önce bambaşka bir yerleşim vardı. M.Ö 300 yılında Büyük İskender'in komutanlarından biri olan Selevkos, Fırat Nehri kıyısındaki bu bölgede kendi adına bir şehir kurdu. Kendi ismiyle Fırat'ın ismini birleştirerek "Selevkos Euphrates" dedi bu şehre. Hemen karşı kıyıya karısı Apameia adına kurduğu şehirle arasına bir köprü yerleştirmeyi ihmal etmedi. Bir süre sonra bir evlilik dolayısıyla Kommagene Krallığı'na geçen şehir, M.S 1.yy'da Roma hakimiyetine girdi. Ve "Zeugma" adını aldı. "Zeugma", köprü, geçit anlamına gelmekteydi. Belki karşılıklı iki şehrin arasındaki köprüden dolayı, belki de Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olduğu için verilmişti bu isim. Fırat'ın geçilebilir noktasında bulunması ticari trafiğin işlerliği bakımından çok önemliydi. Zeugma gitgide zenginleşti. Hem ne de olsa şehrin koruyucusu, kader ve talih tanrıçası Tyhke'ydi. Şehirleri adına sikkeler bastırdılar ve üzerine Tyhke'nin resmini yerleştirdiler, koruyucu tanrıçaları için büyük bir tapınak yaptırdılar. Karşı kıyıdaki kent, bu popülariteyle baş edemeyip yok olup giderken, Zeugma büyüdükçe büyüdü. 80.000 nüfusuyla bir zamanların en büyük kentleri arasında yer aldı. Aynı zamanda Roma'nın 4.Lejyon bölgesiydi. Ticari parlaklığa askeri önem de eklendi. Şehrin zengin tüccarları ve askerleri, Fırat manzaralı villalar yaptırdılar şehrin yükseklerine. Villaların tabanlarını, havuzların içlerini mozaiklerle süslettiler. Duvarlar renksiz kalamazdı, fresklerle bezettirdiler. Mutlu mesut yaşayıp giderken, gün geldi Sasani saldırılarına yenik düştüler. O güzelim şehir yakılıp yıkıldı. Bir de üzerine büyük bir deprem yaşayınca eski ihtişamını kaybetti ve 7.yy'da tamamen terk edildi. Bugünkü Belkıs Köyü 17.yy.'da kuruldu.
   
www.panoramio.com
    Sasani talanının külleri ve depremin tozları altında yüzyıllarca bekleyen Zeugma kenti 1987 yılında gün yüzüne çıkmaya başladı. Tarihi eser kaçakçılarının ihbar edilmesiyle başlayan kazılar, 1993-1994 yıllarında Birecik Barajı yapımının gündeme gelmesiyle hareketlendi. Zeugma, barajın yapımı bitince sular altında kalacaktı. Durumun farkında olanların desteğiyle 2000 yılında Zeugma Girişim Grubu kuruldu. Zamana karşı bir yarış başlamıştı. Dünyanın farklı yerlerinden gelen arkeologların da çabasıyla 2000 yılının Temmuz ayında kurtarma kazıları başladı. Zaman çok kısıtlıydı. Barajın su tutmaya başlamasıyla birlikte 2000 yılının Ekim ayı başında kazılar durduruldu. Öyle ki bazı mozaikler son anda alınabildi, suyun etkisiyle bazı kısımları zarar gördü.    
www.aktuelarkeoloji.com.tr
    Zeugma kenti kazı çalışmaları A,B ve C kısımlarına ayrılarak ilerledi. İlk olarak A ve B kısımları kazıldı çünkü bu bölümler su altında kalacaktı. A ve B kısımlarının 1/4'ü kurtarılamayarak sulara gömüldü. Kurtarılan mozaikler, freskler, heykeller, mezar stelleri vb. her türlü kültür mirası Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ne doğru yola çıktı. Burada bulunan yaklaşık 100.000 mühür, Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ni dünyanın en büyük mühür koleksiyonuna sahip olma ayrıcalığına kavuşturdu. Bu mühürler şehrin idari, ticari, askeri bakımlardan işleyişi konusunda çok önemli bilgiler barındırıyordu.   
    C kısmı ise halen kazılıyor. Burada caddeler, tiyatro binası, hamam, tapınak, agora vb. gibi kent yaşamına ait binalar mevcut. Çok önemli. Yıllar yıllar sürecek bir kazı söz konusu. Neyse ki su altında kalma tehlikesi yok. Bu bölge, çalışmalar ilerledikçe açık hava müzesi olarak değerlendirilecek. İki adet villanın restorasyonu devam ediyor. Bittiğinde bu iki villayı yerinde görme şansına sahip olacağız. 

    Girizgah uzun oldu. Şimdi gelelim Zeugma Mozaik Müzesi'ne... Güzelim Zeugma'nın güzelim villalarından çıkarılan mozaikler bugün bu özel müzede sergileniyorlar. Zeugma Mozaik Müzesi, deyim yerindeyse Gaziantep'in gurur kaynağı.
   
    Gaziantep ziyaretimizin ikinci gününde gezdik bu etkileyici ve hayranlık uyandıran müzeyi. İlk günün yorgunluğuyla gezmek istemedim, her eseri ayrı ayrı incelemek, bol vakit ayırmak istedim çünkü. Gaziantep merkezden bir taksiye bindik, kısa bir yolculuktan sonra müzeye geldik. Gezmeye başlamadan önce Zeugma'nın tarihini anlatan 3 boyutlu gösteriyi izlemek istedik. Kişi başı 3 lira olan bu gösteriyi herkes izlemiyor ama ben kesinlikle tavsiye ederim. Zeugma'nın zamanında nasıl bir kent olduğunu anlamak, hayal etmek açısından müthiş bir deneyim oldu. Gösteriyi izledik, müzeye geçmeden önce sesli rehber sisteminden satın aldık. Bunu da tavsiye ederim. Her mozaiğin yanında aynı bilgiler yazılı olarak yer alıyor ama eserleri incelerken bir yandan dinlemek daha keyifli ve akılda kalıcı oluyor. (Sesli rehber de 5 lira). 
    Kulaklıklarımızı taktık. Artık Zeugma'nın canım mozaikleri görmeye hazırız. 
Önce Okeanos ve Tethys karşılıyorlar bizi. Fırat Nehri tanrısı Euphrates'in anne ve babası.  Çevrelerinde Fırat Nehri'nin balıkları ve yunusların üzerinde Eroslar...
    
    İçeriye doğru ilerliyoruz ve zamanda yolculuğa başlıyoruz. Biz şimdi Zeugma'dayız. Villaların zeminlerini süsleyen her bir sahnenin hikayesiyle antik dünyayı adım adım geziyoruz.


    Düzenleme çok başarılı. İşte bir villanın avlusu.



Bu fotoğraftakiler de odaların, salonların duvarlarını süsleyen freskler.


    Müzenin ilk katında Poseidon ve Euphrates villalarının mozaikleri sergileniyor.


    Mozaiklerin konusunu mitolojik hikayeler ve tiyatro oyunlarından sahneler oluşturuyor. Akhilleus'u görüyoruz örneğin. Annesi ve babası onun Troya Savaşı'na katılmasını istemiyorlar. Bu yüzden kendisini Kral Lykomedes'in sarayına yolluyorlar. Akhilleus kadın kıyafeti giyerek saraydaki diğer kızların arasına karışıyor. Ancak bir söylenti var. Eğer Akhilleus savaşa katılmazsa Troya alınamayacak. Bu yüzden Odysseus onu aramaya başlıyor. Kral Lykomedes'in sarayına gidiyor. Akhilleus'un savaşçı ruhunu çok iyi bildiği için kızların önüne renkli kumaşlar, takılar ve birkaç silah koyuyor. Dayanamayıp silahlara yönelen Akhilleus'un kimliği ortaya çıkıyor. Aşağıdaki fotoğrafta yer alan mozaik tam da bu anı anlatıyor.



    Bir tarafta Eros ve Physke oturmuş tartışıyorlar.Biri aşkı simgeliyor, diğeri ruhu. İkiliyi çevreleyen bordürde Fırat Nehri Kralı Akheloos ve bölgede yetişen meyveler... Üzüm, incir, armut, ayçiçeği... Fotoğrafta çok net belli olmasa da renkler oldukça canlı. Ayrıntılar müthiş. Physke'nin elbisesinin şeffaflığı, sanki bir yağlı boya tabloda olduğu gibi belirgin. Halbuki kullanılan malzeme, Fırat Nehri'nden toplanan taşlar ve renklendirilmiş cam. 


     
    Aşağıdaki mozaikte gördüklerimiz ise, ölümsüz aşıklar Partenope ve Metiox. Bekaret yemini eden Partenope ve asla kavuşamadığı sevgilisi Metiox, mitolojik dünyada olduğu gibi bu dünyada da badireler atlatmışlar. Bu mozikte yer alan aşıkların gövde kısımları, tarihi eser kaçakçıları tarafından sökülerek Amerika'ya kaçırılmış. Huston Rice Üniversitesi Menil Koleksiyonu'nda olduğu duyarlı bir mozaik uzmanı tarafından tespit edilip fotoğrafları ülkemize yollanınca, yazışmalar başlamış ve Partenope ile Metiox artık hiç ayrılmamak üzere Gaziantep'te tekrar buluşmuşlar. 
    Görüldüğü gibi bazı parçalar yerine konamamış. Çoğu mozaik kaçakçıların kurbanı durumunda. Neler olduğu görülebilsin diye boşluklar tamamlanmadan, restore edilmeden bırakılmış.

       Belli bir kısmı yurt dışına kaçırılmış olan eserlerden biri de Dionysos'un Düğünü. Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi, eksik olan kısımlar lazer tekniğiyle tamamlanmış ve aslında eserin nasıl görünmesi gerektiği vurgulanmış. Sahnedeki 12 figürden 9 tanesi yerinden sökülerek yurt dışına kaçırılmış. 1992 yılında bulunan bu mozaik, 6 yıl boyunca yerinde sergilenmiş ve 1998 yılında çalınmış. Kısacası korunamamış. Geçtiğimiz günlerde change.org'da yer alan bir kampanyaya imza verdim. Zeugma'dan kaçırılan ve Ohio Bowling Green State Üniversitesi tarafından satın alınarak aynı üniversitenin bazı binalarında dekor amaçlı kullanılan mozaiklerin tarafımıza geri verilmesi konusunda idi bu kampanya. Yazının sonunda paylaşacağım linke tıklayarak siz de imza verebilirsiniz. En azından buradan gittiği kesinleşmiş eserler konusunda ufacık da olsa bir şeyler yapmış oluruz böylece.




    Sıradaki "Kahvaltıdaki Kadınlar" mozaiği. Bu kez konu mitolojiden değil. Bu kez bir tiyatro oyunundan bir sahne işlemiş mozaik ustası. Oyunun ismi ve yazarı da belli. Menandros'un Kahvaltı Sofrası isimli oyunu. Bu mozaiğin özelliği, mozaik ustasının imzasını barındırması. Alt kısımda görüldüğü üzere eser Samsatlı mozaik ustası Zosimos'a ait. Müzede Zosimos imzalı 3 adet mozaik var ve bu imzalar bu müzeyi bir kez daha özel kılıyor.


    
İkinci kata çıkalım ve bir de yüksekten bakalım Poseidon ve Euphrates villalarına.



      
       İkinci katta özel bir odada Gaziantep'in simgesi haline gelmiş olan Çingene Kızı bizi bekliyor. Karanlık içerisinde özel bir aydınlatmayla sergilenen esrarengiz Çingene Kızı doğrudan gözlerimizin içine bakıyor gibi. 
   
  
    Gerçekten bir Çingene Kızı mı? Belirsiz. Ait olduğu mozaiğin çoğu parçası yok. İsim de yok. Bulunduğunda başındaki eşarbı ve kulaklarındaki küpeler nedeniyle Çingene Kızı olarak adlandırılmış ve öyle kalmış. Haklı  ve yerinde bir hareketle Gaziantep'in simgesi haline gelmiş Çingene Kızı.
    
    Bu müze bir mozaik müzesi ama burada farklı fakat çok önemli bir eser daha var. 
Mars heykeli. 

    Zeugma Mars'ı bronz malzemeden yapılmış. 1.50 m.boyundaki bu heykel, bir villada toprağa gömülü şekilde bulunmuş. Üzerinde yanık izleri varmış. Bu yüzden Sasani saldırıları sırasında zarar gördüğü ve kurtarılarak saklandığı düşünülmekte. 
    Mars, Yunan mitolojisindeki savaş tanrısı Ares'in Roma'daki karşılığı. Mars figürü savaş tanrısı olduğu için çok sert tasvir edilir. Ancak Zeugma'daki Mars biraz farklı. Sağ eliyle bir mızrak tutarken, sol elinde tuttuğu kıvrık dal bereketi simgelemekte ve bu tasvir dünyadaki tüm Mars heykelleri arasında onu özel kılmakta.

    İşte böyle. Dünyanın en büyük mozaik müzesi sayılan Zeugma Mozaik Müzesi birçok insan için Gaziantep'i ziyaret etme nedeni. Her bir eser görülmeye değer. Değinemediğim daha birçok örnek, birçok hikaye var. Güzel Zeugma kentinin mozaikleri burada ama kazılarla çıkarılan diğer eserler Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmekte. Onları da görmeyi çok isterdim ancak müze restorasyon nedeniyle kapalıydı. Mozaik Müzesi'nin açık olduğu saatler hakkında ne yazık ki net bir bilgi veremeyeceğim. Müzeye ait bir internet sitesi bulamadım. İçeriye girerken de heyecanla bir heves daldığımız için broşür vs. almayı unuttuk:( Asla böyle bir şey yapmazdım, yani ziyaret saatlerinin yazılı olduğu plakanın fotoğrafını çekerdim, muhakkak broşür alırdım. Resmen heyecanıma yenildim bu sefer. Genelde arkeoloji  müzeleri hangi gün ve saatlerde açıksa o saatler burada da geçerlidir diye düşünüyorum. Müzekart ile girişler ücretsiz, 18 yaşa kadar öğrencilere ücretsiz. Müzekart'ınız yoksa giriş 10 lira.

    
    Son olarak... İlgilenen herkesin Gaziantep'e yolunun düşmesini; hangi ülkede olduğuna bakmaksızın insanlığın ortak kültür mirasına sahip çıkarak, son ana kadar canla başla çalışanların gayretleriyle temeli atılan bu müzeyi ziyaret etmesini; Zeugma'nın ihtişamını hissetmesini, Çingene Kızı'na ve Zeugma Mars'ına benden selam götürmesini dilerim.
   
NOT: Amerika'ya kaçırılan Zeugma mozaikleri için imza:BURADAN

Diğer Gaziantep gezi yazıları:  Müzeler Kenti Gaziantep'te Hafta Sonu
                                                   Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi
                                                  Atatürk ve Gaziantep
                                                 






Share:

0 Yorumlar:

Yorum Gönder

Bunlara Göz Atmalısın

Stats

Bu Blogda Ara

Arşiv

Hakkında

Teknoloji manyağı

Latest Posts

Featured

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Mutlaka Okumanız Gerekenler

AD BANNER

Etiketler

Blog Arşivi