Yazmak iyi şey aslında. Kafanızda dönen ve sizi rahatsız eden tilkilerden bir nevi kurtulabilir, içinizi dökebilirsiniz. Bu sizi rahatlatabilir veya daha kötü bir duruma sokabilir, yazdıktan sonra bir kağıda, bir telefona veya her nereye yazdıysanız bunları paylaşmak istemeyebilirsiniz, yakın veya silin o halde. Çok zor olmamalı.
Nasıl bir giriş yapsam bu yazıya bilemedim. Uzun zamandır, aslında blogumun asıl amacı olan, kişisel düşüncelerim ve hislerime yer vermeyi düşünüyordum. Bunu artık yapmaya karar verdim ve bu yazıyla bir yerlerden başlıyorum. Yazdıktan sonra büyük ihtimalle daha önce yaptıklarım gibi okuyup, okuduktan sonra da "Ben neden yazdım ki bunu ?" diye düşünüp silebilirim. Eğer öyle olmadıysa, muhtemelen şuan bunları okumaktasınız.
Gelelim asıl anlatmak istediklerime o halde. Öncelikle bir dünya düşünelim. Sıkıntısız ve ayrımsız bir dünya olsun bu. Çok mu ütopik oldu ? Olsun, hayal kurmak güzeldir ve hayallerimiz gerçekleştirilmeyi bekliyor, her ne kadar bir çoğu böyle olmasa da...
Bu dünya da iyi insanlar olsun. Şehrin solukluğu, iş-gücü dert etmeyen insanlar, kahkahalarla sokaklarda koşuşturan çocuklar olsun. Fakir olalım, paramız olmasın ama derdimiz de olmasın. Rahat olalım, uyumak için yatağa girdiğimizde bin türlü şey düşünmeyelim. Yüzlerinde tebessüm kırıntısı bile olmayan ya da yalancı ve saçma sırıtmalardan arınalım ve rengarenk, tebessüm eden bir dünya olsun. Olmaz mı ? Boşaltalım kafalarımızı, tüm rahatsız edici düşünceleri kireçleyelim. Siktir edelim her şeyi, olduğuna bırakalım.
Bir takım "mutlu canlılar" olalım. Öyle ki aramızda çok fark olsun, ama biz bu farkları için birbirimizi sevelim. Irk ve ten rengini yerelim bir kere. Ayrıma falan gerek yok, unutmayın karşımızdakini farklı olduğu için, onu farkı için seveceğiz. Kaldıralım bütün sınırları, tüm bunlar için ülkelere ve beyinsiz politikacılara gerek yok. Bunlarla beraber inanç duvarlarını da yıkalım. Kim takar tanrıyı herkes kendisinin tanrısı olduktan sonra ?
Yanımızda elini tuttuğumuz birisi, bir arkadaşımız olsun. Kim olursa olsun, yeterki birileri olsun veya yalnız olsak da olur. İstediğimiz zaman istediğimizi yapalım, özgür olalım. Elimizde bir şişe şarap. Gidip boylu boyunca giden taşlara uzanalım. İzleyelim denizi. Bir de sigara yakabilelim. Dumanına bakar bakar düşünürüz.
Ve tabiki müziklerimiz olsun, özgür müzikler. Dans edebilelim o müziklerle. Ya da içli müzikler olsun biraz. Oturup düşünebilelim olanları, yaşadıklarımızı. Dinlediklerimiz için yargılanmayalım. İstediğimiz gibi giyinelim ayrıca, hatta çıplak gezelim çıkıp doğaya.
Olmaz mı ?
0 Yorumlar:
Yorum Gönder